Vitaminler Hakkında Bilgi Ve Vitaminlerle Sağlıklı Kilo Verme Alma...

Ana Sayfa Kilo Alma Vitamin Çeşitleri Diyet

Kategoriler

Popüler Yayınlar

Mineraller

9 Kasım 2008 Pazar

Mineraller Nedir Doğal Olarak Oluşurmu Vitamin Minareller Nedir Bu Sitede Mevcuttur Vitamin Çeşitleri . Belirli Bir Kİmyasal Formulu Varmıdır..

Mineral doğal şekilde oluşan homojen, belirli kimyasal bileşime sahip ve belirli bir kristal öz yapıları olan inorganik kristalleşmiş katı bir cisimdir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  1. Doğal olarak oluşur.
  2. Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır.
  3. Belirli bir kimyasal formülü vardır.
  4. Katı halde olup nadiren sıvıdır.
  5. İnorganiktir. (yani doğada bulunur)

Mineralojinin oluşan maddeleri ihtiva ettiği için bu bakımdan sınırlandırılmıştır. Teknolojinin ilerlemesiyle a sentetik olarak elde edilen kimyasal bileşikler mineral sayılmazlar. Bu yapay bileşikler halindeki katı maddelere doğada tabii halde rastlanmaz. Dolayısıyla da doğal şartlarda oluşturulamazlar. Bu tür katı maddelere "yapay mineraller" adı verilebilir. Bu tür yapay mineraller de, tabii minerallerde olduğu gibi benzer kristal iç yapılarına sahiptir.

Minerallerin doğada veya deneysel olarak yapılan incelemelerde de gözlendiği gibi, oluşum şartları bunların belirli fizikokimyasal şartlarda (belirli sıcaklık ve basınç altında ve ortamın kimyasal durumu gibi) oluşurlar. Buradan mineralojinin bir amacının da minerallerin oluşturduğu yerkabuğunun kimyasal ve fiziksel yapısının öğrenilmesi, yerkabuğunun tarihinin bilinmesi ve yeraltı kaynaklarından yararlanılması olduğunu anlıyoruz.

Mineraller belirli bir kimyasal bileşime sahiptirler. O halde her mineral bir kimyasal formül ile ifade edilir. Minerallerin kimyasal formülleri genellikle sabittir. Ancak belirli sınırlar içinde belirli kaidelerle değişebilir. Çok ender olarak saf elementler (altın, gümüş, bakır vs) şeklinde oluşan mineraller, yerkabuğunda meydana gelen doğal fizikokimyasal olayların ürünleridir.

Minerallerin bir diğer özelliği de inorganik oluşudur. Yerkabuğunda bulunan petrol, kömür, fosil ve reçine gibi maddeler mineralojinin kapsamına girmez. Ancak nadir de olsa organik mineraller de vardır. Mesela "kehribar" gibi.

Minerallerin katı olmaları düzenli bir atomsal iç yapıya sahip olduklarını gösterir. Mineral kristallerinin dış yapıları incelendiğinde düzgün geometrik dış şekilli oldukları görülür. Yine aynı şekilde iç yapılarının da düzgün olduğu görülür. Minerallerin "cıva" gibi sıvı olan tipleri de vardır.

Mineraller homojen bir yapıya sahiptirler. Alınan bir mineral örneğinin her tarafı aynı mineralden ibaret olmalıdır. Ancak her mineralde az veya çok yabancı mineral varlığı bulunmaktadır. Yabancı madde oranının çokluğu, mineralin özelliklerini değiştirir. Esasta; gözle görülebilen boyutta homojen olması basit tanımlama için yeterlidir.Verilebilecek en iyi mineral örneklerinden bazıları:Kuvars,Gümüş,Mika, Selenit,Galen,Demir,Yakut,Elmas tır.

Mineraller, vitaminlerin ve diğer besin maddelerinin etkin bir şekilde kullanılmasını sağladıkları için insan sağlığı açısından da önemlidir ve yeterli miktarlarda alınmalıdırlar.

Mineraller Mineraller, Vitamin Mineral Bu Sitede Yer Almaktadır..



Labels:

Lipoliz

Lipoliz Nedir Lipoliz İle Zayıflama Nasıl Olur Hakkında Bilgi Nedir Nasıl Kullanılır Lipoz Nasıl Etki Sağlar Kimlere Uygulanmaz Kullandıktan Sonraki Belirtiler Nelerdir Bu Sitede Mevcuttur.Lipoliz .Lipoliz

LİPOLİZ İLE ZAYIFLAYIN


Kadın ve erkeklerde en sık görülen sorunların başında olan bölgesel yağ fazlalıkları hiç da göz ardı edilmeyecek bir mesele.Estetik,tıbbi ve cerrahi yöntemler bu sorunla ilgili savaşta bir çok yöntem bulduysa da yine en son trend Amerikada ve Avrupada sıkça uygulanmaya başlayan Lipoliz yöntemi.Bu dönemlerde özellikle sellülit ve bölgesel incelmede sıkça adından söz ettiren lipoliz yönteminin diğer isimleri ise Lipodissolve ,lipoterapi,Lipolizis ya da soya Liposuction terimleridir.Zayıflama ve vücudu forma sokmak için en uygun mevsim kış ayları..oysa çoğumuz bu konuda biraz geç davranıp ancak bahar aylarında acele bir şekilde kurtulmayı akıl ediyoruzBu konuda American Academy of dermatolojinin aktif üyesi olan ve kozmetik dermatoloji konusunda uzun süre tıbbi çalışmaları olan Cilt hastalıkları uzmanı Dr.Melisa Eczacıbaşı 'nın konuyla ilgili bilgilerini paylaştığı yazı (yazının orjinal hali Dr.Melisa Eczacıbaşı nın web sitesinde bulunmaktadır.)
LİPOLİZ NEDİR

Diyetle çözülmeyen ,bölgesel incelme ve sellülit sorunları için bu gün artık Avrupa ve Amerikada soya enjeksiyon yöntemi uygulanıyor.Türkiye de az sayıda hekimin uyguladığı bu yöntem 1995 yılında Brezilyada başladığı ve FDA onayını yeni almış olmasına rağmen bir süredir Avrupa ve ABD de büyük ilgi gördüğünü söylüyor.Dr.Eczacıbaşı bazı insanların kiloları fazla olmadığı halde belirli bölgelerde aşırı yağ birikimi oluştuğu dikkati çekerek kadınlarda bacak,kalça,karın,bel yan tarafları,erkeklerde ise özellikle karın ve bel en çok yağ birikimine yatkın yerlerdir.
LİPOLİZ HAKKINDA

Son dönemin en gözde zayıflama yöntemlerinden olan lipoliz(lipoterapi) yönteminde etken madde fofatidil kolin(fosfolipid) olan bir ilaç kullanılıyor.Tıpta lesitin adı verilen bu madde canlılar için hayatı bir önem taşır.Yaşayan tüm hücrelerde bulunur ve yaşamsal aktivitelerin hepsinde rol alır.Yaklaşık 7 seneden beri tıpta yüksek kolestrolu düşürmek için kullanılan bu ilaç,göz çevresinde yerleşen ve bir çok tedaviye cevap vermeyen sarımsı yağ bezler içersine enjekte edildiğinde onları küçülttüğünü ve erittiğini gözlemlenmiştir,bu sonuçlardan yola çıkarak vücutta istenmeyen bölgelerde yerleşen yağ fazlalıkların tedavisinde kullanılabileceği düşünülmüştür,bu lokal fazlalıklar özellikle bel her iki yan tarafı,göbek,bacak ve diz içleri,kol ve ayak bileği ,göz altı hafif torbalanmalar ve gıdı deki hafif fazlalıklardır.Fosfatidil kolin soyadan elde edilen bir madde ve alkolik siroz ve yüksek kolesterol, gibi durumlarda karaciğeri yenileme ve temizleme özellikleri olduğu düşünülüyor,vücutta genel zayıflamadan çok özellikle bazı bölgelerde lokal şekilde yerleşen ve giysilerde kendisini bant şeklinde gösterebilen durumlar için kullanılıyor.Ayrıca her türlü yağ bezesiniz küçültmesinde ve yok edilmesinde bu yöntem denenebilir.Kadınlarda ,erkekler göre nispeten daha başarılı sonuçlar veren bu yöntem mezoterapi uygulamasına benzer bir yöntemle fazlalıkların yok edilmesi istenilen bölgelerde,çok ince üçlü bir iğne ile ilaç enjeksiyonu şeklinde gerçekleşiyor.Dr.Eczacıbaşı mezoterapi konusunda binlerce başarılı sonuçları olması yanında lipoliz sonuçlarını da son derece başarılı olduğunu belirtiyor.Göz altı torbalar yağdan oluşuyorsa ve gıdı bölgesinde fazla yağlanma varsa bu yöntem uygulanabilir.
LİPOLİZ NASIL ETKİ SAĞLAR?

Fosfatidil kolin enjekte edildikten sonra yağ hücrelerdeki zarların geçirgenliklerini değiştirebiliyor,bu durum bazen yağ hücrelerin tamamen deforme edip ortadan kaldırılması şeklinde bazen ise hücre zarının geçirgenliğini artırarak yağ içeriğinin dışarıya çıkartması ile ilgili bir mekanizma,Bu nedenle hücre duvardaki değişiklik ve erimeler sonucunda liposuctiona benzer bir etki elde edilebilceğini gösterilmiştir.Lipoliz seans sayıları ve aralıkları konusunda değişik birkaç metot mevcut,bazen seans araları kısa tutularak(2-4haftada)bir ortalama 4-8 seans uygulanabilirken bazen 5 seansta verilecek toplam ilaç konsantre hale getirerek daha az seansta işlem tamamlanmış oluyor(2 ayda bir uygulama).Herseansla birlikte preblemin yoğunluğuna göre değişmekle birlikte uygulanan bölgelerde ortalama 1 ile 4 cm arasında zayıflama görülür.Bunların sonucunda bir kaç beden zayıflama meydana gelebiliyor.Çok konsantre ve az seans sayısı tercih edilmediği gibi kısa süreler içersinde yapılan uygulamalar da tercih edilmeye biliyor.Dr.Melisa Eczacıbaşı kendi yaptığı uygulamaları 2-4 haftada bir ve kişinin problemin yoğunluğuna göre ortalama 4-8 seans şeklinde tanımlıyor.
LİPOLİZDEN SONRA BEKLENİLEN BELİRTİLER NELERDİR?

Bu uygulama kesinlikle acılı bir yöntem değildir.Mezoterapi iğnesini benzer son derece ince üçlü bir iğne ile uygulama yapılır,tabı ki uygulama yapan doktor hekimin el kabiliyeti da çok önemli bir faktör,merkezimizde uygulanan seanslarda ise hiçbir şekilde aşırı bir ağrı hissi tarif edilmiyor.
Uygulama yapılan bölgelerde hafif kızarıklık,hassasiyet,kaşınma,ödem bazen küçük morarmalar görülebilir ve bu durum ortalama 3-5 gün devam edebilir,aynı zamanda enjeksiyondan sonraki günde bölgelerde hafif bir ısı artışı ve ağrı his edilebilir,bu belirtiler 1-3 gün içersinde geçiyor.
ETKİ NE ZAMAN BAŞLAR? KAÇ SEANS SÜRER?

Soya lesitin iğneleri,etkisini izlenerek en az 2 hafta aralıklarla yapılmalı,ilk seansın sonuçları ise 2-3 cü haftadan sonra görülmeye başlar,ama erime çok daha uzun süre devam eder,seans sayısı kişiden kişiye göre değişmekle birlikte 3-6 ve ya 4-8 şeklinde olabilir,bir defada kullanılan ilaç miktarı ve yağ kitlesinin yerleşim yeri ve büyüklüğüna göre değişir.(2 haftda uygulanma şekli ve ya 2 ayda bir uygulanma şekilleri mevcut,2 ayda bir uygulamada 4 seansta verilen ilaçın tamamı hepsi aynı seansta enjekte ediliyor). Herseansla birlikte preblemin yoğunluğuna göre değişmekle birlikte uygulanan bölgelerde ortalama 1 ile 4 cm arasında zayıflama görülür. Bunların sonucunda bir kaç beden zayıflama meydana gelebiliyor.
HER HANGİ BİR YAN ETKİ VAR MI?

Yaklaşık 10 yıldan beri kolestrolu düşürmek ve belli bir takım hastalıkların tedavisinde kullanılan bu ilaç sağlık açısında her hangi bir yan etkisi olmadığı ve bu gün başta Amerika ve Avrupa olmak üzere bir çok ülkede uygulanmaktadır,tabi ki başka tıbbi uygulamalarda da olduğu gibi yan etki yaşamamak için bu konuda gerçekten eğitim ve tecrübesi olana uzman hekimlere baş vurmak gerekir.
EN ÇOK HANGİ BÖLGELER UYGULANIR?

Bölgesel ve kalıcı yağ depoları yok etmek için yararlanabileceğiniz bu yöntem bir kilo verme yöntemi değildir,örneğin doğum sonrası geri kalan yağ kitleleri,kol,bacak,boyun,karın,kalça yağları ve sellülit vakalarında son derece başarılı sonuçlar sağlıyor,başlangıç aşamasında çok fazla bir kilo söz konusu ise kilo vermeleri da şart olabiliyor.
ÖZEL DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR
Lipoliz(lipolis) ile birlikte kişi genel vücutta kilo kaybı etmek istiyorsa, Sağlıklı bir beslenme ve diyet yapması gerekir,çünkü bu yöntem genel vücutta kilo kaybından çok bazı bölgelerde yerleşen yağ fazlalıklarda giderilmesinde ve azaltmasında uygulanan bir yöntem, ilaç doğrudan yağ dokusu üzerinde mekanik bir etki yaratıp yağ içeriklerini dışarıya aktarabilip ve ya onu tamamen yok edebiliyor,yağ hücreleri travmatize olduğundan hafif kilo almalarda bu bölgelerde eskisi gibi fazlalıkların görülmesi beklenilen bir durum değil.
KİMLERE UYGULANMAZ?

Hamile hanımlar,şeker hastaları ve kalp rahatsızlığı olanlar,kanser hastaları ve daha önce ağır bir karaciğer sorunu yaşayanlar dikkate alınmalı.(tedaviden ortalaam 1-2 güne kadar alkol almamakta fayda var)
LİPOLİZİN DİĞER ALTERNATİFLERİ İLİ ARASINDAKI FARKLAR?

1.Soya lipoliz’de yağların erime ve vücuttan atılması kendi doğal süreci ile gerçekleşir,hücre zarı geçirgenliğini artırarak,vücut yağlarının hücre dışına çıkması kolaylaşır ve dışardan cerrahi yöntemlerde olduğu gibi bir mudahele gerekmez,yöntem yavaş ama derin etki sağlar.
2.Soya lipolizi yağ hücreleri normal boyutları getirir ve ya bazen onu tamamen yok eder,yağ hücreleri yok etme süreci, liposuctiona benzemesine rağman lipsuction gibi cerrahi bir yöntem değildir.
3.Lipoliz yönteminde sosyal hayatınız hiçbir şekilde etkilenmez,evde oturmanızı gerek yok,cerrahi yöntemlerde görülen morluk ve şişlikların uzun sürmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmaz.
4.Soya lipolizi ile uygulanan bölgelerde yağ hücreleri kısmen yok olur,yalnız dokular ameliyatlar kadar hasar görmediğinden daha doğal bir yayılım ile geri döner,ameliyatlardan sonraki dönemlerde ise alınan yağlar tamamen farklı bölgelere gidip yerleşebilir,en doğrusu bu tıp yöntemleri kilosu sabit ve bölgesel yağlanması olan kişilere uygulanmaktır.
En sık sorulan sorular:
Kaç seans uygulamak gerekir?
Kişinin problemin yoğunluğuna göre seans sayısı değişir,ortalama 3-6 seans
Ağrı,acı yapar mı?
Uygulama sırasında ağrı olmaz,bazen uygulamadan sonraki kısa bir sürede iğne yerlerinde hafif bir ağrı olabilir 1-3 günde geçer.
Her hangi bir yan etkisi var mı?
Uzaman hekim ve bu konuda eğitim ve tecrübesi olan kişiler tarafından uygulandığında her hangi bir yan etkisi olmaz.
Hangi durumlarda etkili bir yöntem?
Bölgesel yağ fazlalıklarda bel ,göbek,basen,diz iç kısımlar.....

Lipoliz ,Lipoliz ,Lipoliz ,Lipoliz Vitamin Çeşitleri

Labels:

Diyet , Kan Şekeri Diye Nedir Diyet Nasıl Yapılır Kan şekeri Yükseltilmeli

Diyet , Kan Şekeri Diye Nedir Diyet Nasıl Yapılır Kanşekeri Yükseltilmeli Bu Sitede Yer Almaktadır Diyet Diyet Nedir Ve Nasıl Yapılır Kan Şekeri Yükseltilmedlidir.

KAN ŞEKERİ YAVAŞ YÜKSELMELİ
* Sağlıklı bir zayıflama diyeti günde kaç öğünden oluşmalı? Az ama sık yeme modeli yine geçerli mi? 'Az az ve sık sık beslenme çok önemli' dedik. Bu nedenle, üç ana ve üç ara öğününüz olmalı ki, kan şekeriniz dengelensin ve vücudunuz ana öğünlere tok başlasın. Danışanlarıma uyguladığım bütün diyetlerde altı öğün yemek yemelerini istiyorum.


* 'Bu besinleri korkmadan yiyin, kilo aldırmazlar' diyebileceğimiz gıdalar var mı?
Sebzelerden domates, salatalık, marul, meyvelerden, ekşi tatları nedeniyle kan şekerini daha yavaş yükselttiğinden yeşil erik ve vişne rahatlıkla tüketilebilir.

* Sebzeleri az kalorili diye biliyoruz. Onların içinde de yasaklı olanlar var mı? Havuç, bezelye, mısır gibi sebzeler diyet listelerinde yer almıyor...
Her yiyeceğin, yemek sonrası kan şekerini yükseltme hızları farklıdır. Yiyeceklerin, kan şekerini yükseltme hızlarına "glisemik indeks" adı verilir. Glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler, kan şekerini hızla yükseltir ve devamlı açlık hissi yaratır. Havuç, mısır, bezelye ve patatesin glisemik indeks değerleri yüksek olduğundan, sürekli açlık hissi yaratırlar. Bu nedenle, diyet listelerinde sıklıkla yer verilmemektedir.


KABIZLIĞA KETEN TOHUMU
* Meyvelerin kalori açısından uzak durulması gerekenleri hangileri?
Glisemik indeksi yüksek olan; kavun, karpuz, muz, incir ve kurutulmuş meyvelerden kaçınmak gerekir. ilaçlama ilaçlama birbirinden farklı teknikler içersede her durum ve koşula uygun değildir.

* Peki, hangi meyveleri zayıflamaya çalıştığımız dönemlerde gönül rahatlığı ile tüketebiliriz?
Tüketilen her besinin bir kalorisi olduğu için sınırsız ya da rahatlıkla tüketileceği imajı yanlış olur. Fakat glisemik indeksi düşük olan meyveler (yeşil erik, elma, vişne, çilek, armut vb.) daha rahatlıkla tercih edilebilir.

* Kabızlık sorunu olanlar, vücutlarındaki şişkinlikten şikâyetçidir. Bu kişilere ne önerirsiniz?
Sabahları aç karına ılık su, ara öğünlerde kuru kayısı veya kuru erik, keten tohumu ve beyaz ekmek yerine de kepek ekmek tüketsinler.

* Doğum sonrası dönemde zayıflamaya yardımcı beslenme modeli nasıl olmalı?
Emziklilik dönemi anne adayının kilo vermesinde en verimli dönemdir. Bütün besin gruplarını içeren yeterli ve dengeli bir beslenme uygulanmalıdır. Anne sütünün devamı için bol sıvı alımına dikkat edilmeli (şekersiz komposto, çorba vb.) ve bebek sık sık emzirilmelidir.


* Regl döneminde vücutta şişkinlik ve ödem artıyor. Bu dönemde nasıl beslenilmeli?
Regl dönemindeki hormonal değişiklikler vücutta ödem yapar. Bu dönemde ödem atmamıza yardımcı sebzeler (kabak, lahana, ıspanak, semizotu, maydanoz) tercih edilmeli, ödemi artırdığı için tuz tüketimi azaltılmalıdır. Kahveden ve çaydan, asitli içeceklerden uzak durulmalı, bitki çayları tercih edilmelidir.

* Diyetteyiz ama biraz alkol almak istiyoruz. Kalorisi açısından hangi içkiyi tercih etmekte yarar var?
Alkol de belli oranda vücudumuza enerji verir. Bir gramında yedi kcal enerji bulunur ve karaciğerde yağ olarak depolanır. Bu nedenle, alkol yüzdesi düşük olan şarap veya light bira tercih edilmelidir. Kalp sağlığı açısından da yemeklerle birlikte iki kadeh şarap (kırmızı veya beyaz) tüketebilirsiniz.

Diyet , Kan Şekeri Diye Nedir Diyet Nasıl Yapılır Kanşekeri Yükseltilmeli


Labels:

Kan Şekeri Nedir Hakkında Bilgi

Kan Şekeri Nedir Hakkında Bilgi Bu Sitede YEr Almaktadır Vitamin BVitamin Çeşitleri Ve Benzeri Bilgilerin hepsi Bu Sitede Yer Almaktadır Vitamin Ve Vitamin Çeşitleri Kan Şekeri Bu Sitededir.
Kan şekeri, insan vücudunda hassasiyet gösterilen düzenlemelerden bir tanesidir. Belirli hastalıkların takibinde son derece önemli bir kriteridir. Düşük olması da yüksek olması da sağlık sorunlarına neden olabilir. Ancak günümüzde daha çok kan şekeri yüksekliği ciddi bir sorundur.

Kan şekeri nedir?

Kan şekeri vücudu dolaşan kan aracılığı ile tüm hücrelerin kullanımına sunulan enerji verici bir maddedir; bu madde glikoz olduğu için, kan şekeri yerine kan glikozu tabiri de sıklıkla kullanılır. Normal değerleri 70-110 (mg/dl) arasındadır. Düşmesine hipoglisemi, yükselmesine hiperglisemi denir.

Kan şekeri niçin önemlidir?

İnsan vücudundaki tüm hücreler yaşamlarını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Enerjinin bittiği yerde önce hücre yaşamı sonra da o hücrenin ait olduğu canlının yaşamı sona erer. Vücudumuz sadece şekerden değil, yağlardan ve proteinlerden de enerji elde edebilir. Ancak birkaç nedenle enerji kaynağı olarak kan şekeri çok önemlidir;

• Bazı hücrelerimiz enerji kaynağı olarak sadece glikozu kullanabilir ve daima kanda belirli miktarda glikoz bulunmasını arzu ederler. Bu hücrelerin başında sinir hücrelerimiz (yaklaşık 1 trilyon), oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerimiz (yaklaşık 25 trilyon), erkek üreme hücreleri (spermler) gelir. Kan şekerimiz düştüğünde ortaya çıkan bayılmanın asıl nedeni sinir hücrelerinin kandan yeterince şeker alamaması ve ihtiyaç duydukları enerjiyi elde edememesidir. Böylece düzgün çalışamazlar ve vücudu yönetmede zaafiyet ortaya çıkar, kişi bayılır.

• Vücudumuzda en çok enerji tüketen hücreler bizi hareket ettiren kas hücreleridir. Ağırlık olarak yaklaşık vücudumuzun yarısını oluştururlar. Bu hücreler tüm kaynaklardan enerji elde edebilmelerine rağmen, mümkünse glikozu tercih ederler. Bir otomobil ile benzerlik kurmayı denersek; glikoz süper benzin, yağlar ise normal benzin gibidir.

• Vücudumuz ve özellikle kaslarımız, hızla ve çok fazla enerji üretmeye ihtiyaç duyduğunda (ör. koşma- kaçma, spor yapma vs.) glikozdan çok daha hızlı bir şekilde enerji elde edebilir. Yani süper benzin örneğinde olduğu gibi glikoz yağlardan daha kolay ve daha hızlı yakılır ve daha çabuk, daha çok enerji ortaya çıkabilir. Yağların yakılması ve enerjinin ortaya çıkarılması biraz daha uzun zaman alır.

Kan şekeri nasıl ayarlanır?

Vücudumuzda kan şekerini ayarlayan hormonlar vardır. Bunlardan en önemlileri; yükselmesini önleyen ve kan şekerini düşüren insülin, ikincisi düşmesini önleyen ve kan şekerini yükselten glukagon hormonları...ayrıca glukagona yardım eden ve özel durumlarda salınan kortizol ve adrenalin de kan şekerini yükseltir.

Niçin açlık kan şekeri ölçülür?

Yemeklerden sonra kan şekeriniz geçici süreliğine normalin üzerine çıkabilir ve kan şekeriniz yediğiniz yemeğin karbonhidrat içeriğine göre ciddi değişkenlik gösterir. Ancak insülin gerekli miktarda salgılanarak, bu yüksekliği düzeltir. Belirli bir süre açlıktan sonra ise kan şekerinizin normal olmaması için bir neden kalmaz. Böylece açlık durumunda ölçülen şeker düzeyinin hem düşük hem yüksek olması anormallik olarak kabul edilir.

Kan şekerinin ayarlanmasında en önemli organlar hangileridir?

Kan şekeri ayarlanmasında yukarıdaki iki hormonu salgılayan pankreas ile bir şeker deposu (ya da süngeri) olarak çalışan karaciğer en önemli organlardır. Karaciğer insülinin getirdiği mesaj ile kandan glikozu toplar (emer) ve depo eder, böylece kan şekeri düşer. Glukagon ise karaciğere depo ettiği glikozu kana verdirtir; eğer yeterince depo glikoz yoksa ürettirir ve kan şekerini yükseltir.

Kan şekeri yüksekliği ne demektir?

Kan şekeriniz örneğin 120 (mg/dl) ise ve size bir hastalık teşhisi konmamışsa, bu bir sorun olmadığı anlamına gelmez. Kan şekeri yüksekliği kabaca (en sık karşılaşılan) iki ana problemden birinin habercisi olabilir. Ya insülin salgısı yeterli değildir, ya da özellikle karaciğeriniz salgılanan insüline cevap olarak kandan glikozu uzaklaştıramıyor ve içinde depo edemiyordur (sünger gibi ememiyordur). Anlaşılacağı üzere iki durum da şeker hastalığını çağrıştırmaktadır.

Yeterince insülin salgınız olmasına rağmen özellikle karaciğerin insülinin getirdiği mesaja sağır olması durumu “insülin rezistansı” olarak bilinir ve pekçok hastalığın kapısını aralayabilir. Yüksek kan şekeri, zararlıdır ve vücudunuzdaki pekçok hücreyi adeta “oksitleyerek” hasara uğratır. Bu hasarı en çok damarlarımızda yapar ve kan basıncı yükselmesine neden olur. Ayrıca insülin salgılayan pankreasın da zamanla yorulmasına ve daha da az insülin salgılamasına neden olur.

Tamamen sağlıklı olsanız bile kan şekerinize daima dikkat etmelisiniz. Az miktarda yüksekliği bile ileride hastalığa neden olabilir. Peki bu durumda olan bir insan ne yapabilir? Yapılacak en iyi iş, zayıflamaktır. Az miktarda kilo vermek bile (eğer mümkünse göbek çevresinden) karaciğerin insüline olan sağırlığını azaltmada son derece etkindir. Eğer zaten zayıf iseniz o zaman biraz egzersiz yapmayı denemelisiniz. Ayrıca diyetinize dikkat etmeniz ve dengeli-düzenli-yeterli beslenmeniz de size yardımcı olur. Şu noktayı sakın unutmayın; karbonhidrat yemeyerek ya da az karbonhidrat yiyerek (Atkinson diyeti gibi) kan şekeri sorununuzu çözemessiniz. Önemli olan alınan kalorinin kaynağından ziyade ne kadar kalori alındığıdır. Sağlıklı günler dileği ile...

Kan Şekeri , Vitamin Çeşitleri , Kan Şekeri Nedir Hakkında Bilgi



Labels:

Şeker Hastalığı Nedir Hakkında Bilgi

Şeker Hastalığı Nedir Hakkında Bilgi Bu Sitede Mevcuttur Şeker Hastalıkları Ve Vitamin vitamin çeşitlerini Bu Sİtede Bulabilirsiniz.
Diabet - Şeker Hastalığı


Diabet, diğer adıyla şeker hastalığı, sık görülür ve ciddî sonuçlara yol açar.Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. İnsülin olmayınca, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması, zehir etkisi yaratır ve vücudun tüm hücrelerini tahrip eder.

Şeker ve İnsülin
Vücut, sürekli olarak kanda bir miktar şekere (glukoza) ihtiyaç duyar. İnsülin kan dolaşımındaki glukozu hücrelere taşımakla görevlidir. İnsülin pankreas tarafından üretilen bir hormondur.
Hücrelerdeki glukoz, günlük yaşamımızı devam ettirmeyi sağlayacak enerji kaynağıdır.

Şeker Hastalığı Nedir Hakkında Bilgi Bu Sitede Mevcuttur Şeker Hastalıkları Ve Vitamin vitamin çeşitlerini Bu Sİtede Bulabilirsiniz.Şeker Hastalığı , Vitamin Çeşitleri


Labels:

Şifalı Bitki Nedir ,Şifalı Bitkiler

Şifalı Bitki Nedir Ve Şifalı Bitkiler Hakkında Bilgi Bulabilirsiniz Şifalı Bitkiler..

Önemli hastalıkların tedavisi mutlaka uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilmelidir, ancak ufak tefek her rahatsızlıkta da kişinin hemen doktor kontrolüne girmesi gerekmeyebilir. Şifalı Bitkiler Sitesi size bu konuda yardımcı olacaktır. Size bitkileri tanıtacak, etkinlik biçimleri hakkında bilgilendirecek ve bitkileri doğadan kendi ellerinizle toplayıp kurutmaya sizi davet edecektir. Bu arada da sık sık, şifalı bitki çayları ile kişinin kendini tedavi edebilmesinin ayrıntıları ve sınırları hakkında sizleri uyaracaktır. Bitki çayları ve tentürleri etkili ve zararsız ilaçlardır. Ama önemli hastalıklarda ancak, bir uzmanın uyguladığı tedaviye eşlik edebilir veya onu destekleyebilir.

Şifalı bitkilerle ilgilenmek isteyen kişinin, bitkinin yapısı, organları ve bu organların işlevleri hakkında bazı temel bilgilere sahip olması gerekir. Bir bitkinin çeşitli organları, birbirine benzemeyen çeşitli etken maddeler içerir. Şifalı bitkilerle tedavi alanında bu organlar, bitkisel droglar olarak tanımlanır. Yaygınlıkla kullanılan organ, glikozitler ve alkaloitler içeren yapraklardır. Kök ve yapraklar arasında taşıma işlevi üstlenen bir yol olarak da tanımlanabilecek saplar ise genellikle kullanılmaz, ama bu kural bazı bitkilerde değişebilir. Yani, bazı bitkilerin sapları da etken madde içerebilir. Aynı biçimde, bazı ağaçların kabukları da etken madde açısından zengindir. Yeraltındaki, adeta depo görevi üstlenen sürgünler, biçimlerine göre, köksap, yumru, kök veya soğan adları ile tanımlanır. Kökler, topraktan emdikleri su ve madensel tuzları yapraklara gönderirler. Genellikle şeker, bazen vitaminler ve alkaloitler depolarlar. Çiçek ve meyve, bitkinin soyunun devamının sağlanması görevini üstlenmişlerdir. Genellikle içerdikleri etkin maddeler nedeniyle, şifalı bitkilerle tedavi alanında önemli yere sahiptirler. Toplanmayan çiçek meyve oluşturur. Bitki tohumu, bitkinin gelişme aşamasında gerekli olan etken maddelerin özünü içeren bir depodur. Çiçeksiz bodur bitkiler ise, çiçek tozu (polen) benzeri, sarımsı tozlar üretirler.

Sitemizde, hiçbir yan etki yapıcı veya zehirleyici madde içermeyen, genellikle tanınan şifalı bitkiler ve onların tedavi edici özellikleri tanıtılmaya çalışılacaktır. Bu sitedeki bilgilerle, kendiniz için yararlı olacağına inandığınız reçeteleri gönül rahatlığı içinde uygulayabilirsiniz. Bazen olumlu sonuç alamamanız da söz konusu olabilir. Ama, önerilen reçeteleri uygun biçimde ve dozajlarda uyguladığınızda, kötü bir sonuçla karşılaşmayacağınıza kesinlikle inanabilirsiniz.

Değerli ziyaretçimiz, şifalı bitkilerin tedavi edici gücüne inanabilir ve hatta onlarla başarılı sonuçlar elde etmiş de olabilirsiniz. Ama sağlığınıza gerçekten değer veriyorsanız, özellikle, önemli sonuçlara yol açabilecek hastalıklarda doktora görünmeyi ihmal etmeyiniz! Basit bir rahatsızlık sandığınız belirtiler, yaşamsal önemde bir hastalığın ön belirtileri olabilir!.. Hastalıkların teşhisi ve tedavisi yalnızca uzman tıp doktorlarınca gerçekleştirilebilir!.. Lütfen bu konuyu gözardı etmeyiniz!..

Şifalı bitkilerin tedavi edici gücünden, basit rahatsızlıklarınızı geçiştirmek için yararlanın. Önemli hastalıkların tıbbi tedavisi sırasında da, doktorunuzun onayını almak kaydıyla, bu tedaviye şifalı bitkilerle destek verebilirsiniz. Ama, çok iyi tanımadığınız bitkilerle kendinizi tedavi etmeye hiçbir zaman kalkışmayınız! Doğada her hastalığa çare olabilecek pek çok sayıda şifalı bitki vardır; ama bu bitkileri gereğince kullanabilmek için bilimsel eğitime de kesinlikle gerek vardır!


Şifalı Bitkiler , Vitamin Çeşitleri



Labels:

Sağlıklı Kilo Vermenin Sırları Ve Tüyoları

Sağlıklı Kilo Vermenin Sırları Ve Tüyoları Kilolu(şişko) İnsanların Sağlıklı Kilo Vermesi İçin Bilgiler Aşagıdadır..

Hospitalium Haznedar Hastanesi Diyetisyeni Fatma Koçak yiyerek nasıl zayıflanabileceğine ilişkin ipuçları verdi. Koçak'ın önerilerini herkes rahatlıkla uygulayabilir…


Sağlıklı bir şekilde kilo nasıl verilir?

Günü 6 parçaya bölerek, vücudun ihtiyaç duyduğu kadar besin tüketilmeli, küçük ve masum görünen fakat yağ ve şeker içeriği yüksek; yükte hafif pahada ağır ikramları geri çevirin.

Vücudun yağ ve kas dengesini sağlamada doğru beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite de önemlidir. Beraberinde bir egzersiz programına başlamak ve mümkünse bunu hayat boyu bir alışkanlık haline getirmek gerekmektedir. Bu mümkün değil ise, gün boyu hareket halinde olunmalıdır. Gün içerisinde hareketliliği sağlayacak kısa yürüyüşler, merdiven çıkma gibi fırsatları değerlendirin.

Örneğin masanızda sürekli su bulundurmaktansa, arada bir kalkıp mutfağa gidin ve su için. Dikkat edin; eğer bunu yapmaya bile üşeniyor ve başkalarından rica ediyorsanız; hareketsizliğe alışkın olabilirsiniz.

Yiyerek nasıl zayıflanır?

Kişiden kişiye ve yenilen besinlerin içeriğine göre değişmesine rağmen yemek yedikten 3-4 saat sonra kan şekeri düşer ve karnımız acıkır, bir şeyler yeme isteği duyulur. Biz diyetisyenlerin "az miktarda ve sık sık yemek yiyin" önerimizin temelinde bu yatar. Çünkü iş yoğunluğu veya başka meşguliyetler sebebiyle 6-7 saate varan açlıklar sonucunda dayanılmaz bir açlık duygusu ve hızlı yemek yeme bir araya gelir.

Kısa bir süre içinde, o an için vücudun ihtiyacından çok daha fazla besin tüketilir. Metabolik faaliyetler sonucunda alınan kalorinin bir kısmı kullanılır. Ancak fazlası elbette ki, depolanır. Bu durum sık sık tekrarlanırsa, kilo alma kaçınılmazdır. Bu nedenle 2-3
saatte bir besin tüketmek günlük besin alımının frenlenmesine yardımcı olur.

Diyetlerde su tüketimi artırılır bunun nedeni nedir?

Su, yetişkinlerde vücudun toplamda yüzde 55-60'ını oluşturur. Hayati sıvı denilen kanın yüzde 90' ı, kasların yüzde 75' i, kemiklerin yüzde 25' i ve hatta yağlarınenerji için depolandığı dokunun dahi yüzde10 ila 30' u sudan oluşmaktadır. Bu nedenle vücudun ihtiyacı olan besin ve besin öğelerini alırken, yeterli miktarda suyun da alınması gerekir. Kilo verme esnasında metabolik artıkların uzaklaştırılması için, kilo alma esnasında da hücre yapımı için yeterli miktarda su alınması şarttır.

Kısa sürede kilo vermenin zararları nelerdir?

Yapılan araştırmalar, kısa sürede kilo vermek için günlük alınan kalorinin aşırı derecede kısılması sonucunda, yağ kaybının yanı sıra kas kaybının da fazla olduğunu göstermektedir. Vücudun iskelet kasları dışında kalbin de yapısı kastır. Dolayısıyla tüm bu dokuların kas kitlelerinde azalmalar olmaktadır.

Uzun vadede ise, iç organların zarar görmesi mümkündür. Kaldı ki, hayat boyu kalorisi çok fazla kısıtlanmış bir diyete uyulması imkansızdır. Kilo verdikten sonra düşük kalorili diyetler bırakılır ve sofralar tabir yerindeyse donatılır. Egzersizler azaltılır. Verilen kilolar da aynen ve bazen daha fazlasıyla geri alınır. Geriye gözle görülmeyen ve uzun vadede anlaşılacak tahribatlar
kalır.

Sağlıklı Kilo Vermenin Sırları Ve Tüyoları Kilolu(şişko) İnsanların Sağlıklı Kilo Vermesi İçin Bilgiler Aşagıdadır..Sağlıklı Kilo Vermenin Sırları Ve Tüyoları



Labels:

Protein Nedir ? Hakkında Bilgi Karbonhidratlar , Yağlar , Proteinler

Protein Nedir ? Hakkında Bilgileri Bu Sitede Yane http://vitamincesitleri.blogspot.com Bu Sitede Yer Almaktadır Vitamin Sitesi VE Blog Başlıgımız Vitamin Çeşitleri Tüm Vitaminler Hakkında Bilgi Bu Sitede Yer Almaktadır Sağ Tarafa Baktığınızda Kategorileri Görüyorsunuz.

Dünyadaki bütün canlı organizmalar çeşitli kimyasal maddelerden meydana gelmiştir. Özellikle karbon bileşiklerinden üç gurup, tüm canlıların varlıkları ve hayatlarını devam ettirmeleri bakımından büyük rol oynar. Bu karbon bileşikleri gurupları:

1- Karbonhidratlar

2- Yağlar

3- Proteinler

olarak sıralanırlar. Biz burada bu üç guruptan "protein" leri ele alacağız. Proteinler içlerinde pek az eleman olmasına rağmen tabiattaki en karmaşık maddelerden biridir. Karbon, hidrojen, oksijen ve azottan meydana gelen proteinler, bazı hallerde fosfor ve kükürtlü elemanları da ihtiva ederler. Proteinlerin yukarda değindiğimiz gibi karmaşık bir madde olmasının nedeni,bir protein molekülünde çok sayıda atom bulunmasıdır. Üstelik bunların birleşmeleri ve dizilişleri de çok farklıdır. Öyle ki,moleküllerindeki atomların birleşme ve dizilişleri farklı olan protein türleri sayılamayacak kadar çoktur. Her canlı türünün, kendine has ve başka canlı türünde bulunmayan bazı proteinleri vardır.

Protein,yumurta, süt, et, balık, kümes hayvanlarının eti, buğday,pirinç,bezelye,fasulye gibi besinlerde bulunur. Proteinler, büyümemizi, gelişmemizi, yaraların kendiliğinden kapanmasını sağlar. Başka türlü söylemek gerekirse ,hücrelerin çoğalmasında büyük etkendir. Protein yokluğu, daha doğrusu noksanlığı, canlılarda adale erimesine, ödem vs. hastalıklara zemin hazırlar. Tabiattaki proteinli maddeler,yumurta akı,kesilmiş süt,buğday glüteni,etteki kas lifleri gibi örneklerle belirtilebilir.

Proteinlerin önemi, su ile birlikte bütün canlıların esas maddesi, hayatın temel ilkesi olan protoplazmayı meydana getirmesinden ötürüdür. Ayrıca, bütün hücre çekirdeklerinde taşınan kalıtım maddesini de teşkil ederler. Hayatın en lüzumlu maddesi olan enzimler,temelde proteinden başka bir şey değildir. Proteinler üç önemli guruba ayrılır:

1- Basit proteinler (albüminler)

2- Bileşik proteinler (kromozom çekirdeğindeki proteinler gibi)

3- Türev proteinler

Proteinlerin ilkel maddeleri, kimya diliyle "amino asitler" diye tanımlanan bir sınıf organik bileşiklerdir. Protein moleküllerinin yapısını ilk olarak bilimsel bir şekilde aydınlatan kimse ünlü Alman adamı Emil Ficher'dir.

Proteinler hem asitlerle hem de bazlarla tuz meydana getirirler.Örneğin sütteki kazein, "kalsiyum tuzu" halindedir.Proteinlerin hiçbiri damıtılamaz. Yumurta akı diye bilinen albümin,soğuk suda kendiliğinden çözülür. Sütte, kan serumunda da aynı durum sözkonusudur. Kan serumunda, albüminin yanında bir başka protein daha çözülmüştür ki, buna "globalin" denir. Kemiğin, kıkırdağın organik maddesi olan "kollagen-kollajen" kaynar suda çözülür. Daha önce arıtılmış kollagenden elde edilen çözelti "jelatin" diye isimlendirilir.

Protein Nedir ? Hakkında Bilgi Karbonhidratlar , Yağlar , Proteinler Protein , Karbonhidratlar, Vitamin Çeşitleri Bu Sitede Yer Almaktadır.
Protein Nedir ? Hakkında Bilgileri Bu Sitede Yane http://vitamincesitleri.blogspot.com Bu Sitede Yer Almaktadır Vitamin Sitesi VE Blog Başlıgımız Vitamin Çeşitleri Tüm Vitaminler Hakkında Bilgi Bu Sitede Yer Almaktadır Sağ Tarafa Baktığınızda Kategorileri Görüyorsunuz.

Labels:

Tüp Bebek Nedir Ve Nasıl Yapılır

Tüp Bebek Yöntemi kadından toplanan yumurtaların vücut dışında ,laboratuar ortamında eşinden alınan spermlerle döllendirilmesi ve oluşan embriyoların 2 ile 5 gün sonra tekrar kadın rahmine yerleştirilmesidir. ılk kez ıngiltere’de 1978 yılında tüp bebek yöntemiyle Loise Brown isimli bir kız bebek dünyaya gelmiştir.1990'lardan sonra geliştirilen yeni tedavi yöntemleriyle pek çok ilerlemeler kaydedilmiştir. Günümüzde, her yil binlerce çift bu yöntemlerle çocuk sahibi olmaktadır. Tüpbebek, önceleri enfeksiyon veya cerrahi işlem sonucunda tüplerinde kalıcı hasar oluşan kadınlarda uygulanmaya başlanmış, kısa bir süre sonra ise, kısırlığa yol açan diğer nedenlerin tedavisinde de kullanılır olmuştur. Bugün, endometriosis, nedeni açıklanamayan kısırlık olguları ve erkeğe bağlı kısırlıkta tüpbebek yöntemleri ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Özellikle son yıllarda uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon, sperm sayısının çok düşük olması ve hatta menisinde hiç sperm olmamasına karşın, testisinde sperm bulunan erkeklerin tedavisinde bir devrim olarak nitelendirilmektedir.

Tüp bebek tedavisi uzun ve yorucu bir süreçtir. Tüp bebek tedavisi 3 aşamadan oluşmaktadır.1- Yumurta uyarılması;(kontrollü ovarian hiperstimulasyon) Yumurta gelişiminin sağlanması amacıyla çeşitli hormon preparatları kullanılmaktadır.2-Yumurta toplanması.3-Embryo oluşturmak üzere kadından alınan yumurta ile erkekten alınan spermin döllenmesi ve 3-5 gün laboratuvardaki inkübatörlerde saklandıktan sonra embryo transferi. Transferden 10-12 gün sonra gebelik testi yapılır.

Folik asit eksikliğinde bebeklerde oluşabilecek nöral tüp defektlerini önlemek amacıyla tedavinin hazırlık döneminde folik asit preparatları kullanılmaktadır.

Kimlere Tüpbebek (IVF) yapılmaktadır ?

Çiftin korunmadığı ve çocuk isteği olmasına rağmen 1-2 yıl süreyle hamile kalınamadığı durumlarda tüp bebek uygulanmaktadır.Tüpleri tıkalı olanlar (geçirilmiş dış gebelik, enfeksiyon, tüberküloz v.s.) ,3-6 defa ovulasyon indüksiyonu ve aşılama yapılmasına rağmen hamile kalamamış olanlar , ( açıklanamayan infertilite, hafif endometriosis, hafif sperm düşükğü, polikistik over sendromu v.s). Erkekte ciddi sperm bozukluğu bulunması (sayı, hareketlilik azlığı). Sperm sayısı 5 milyon/mL den fazla olanlarda Konvansiyonel IVF veya ICSI , sperm sayısı 5 milyon/mL den az olanlarda ICSI yapılmaktadır.Kadının 40 yaş üstünde olduğu ve hamile kalınamadığı durumlar. Endometriosis (ileri evre). Yaygın karın içi yapışıklıkları olan kadınlar.

Tüp Bebek , Vitamin Çeşitleri , Tüp Bebek Nedir Ve Nasıl Yapılır



Labels:

Vitamin Protein Ve Mineraller Hakkında Bilgi

Vitamin, Protein Ve Mineral Madde Kaynağı

MANTAR YETİŞTİRİCİLİĞİ

Bu dersimizde farklı bir sebzeyi inceleyeceğiz. MANTAR. Protein, vitamin ve mineral maddeler bakımından zengin olan bu sebze insan sağlığını koruyucu özelliklere sahiptir.

Ama bu öğreneceğimiz mantar kültür mantarıdır. Doğada kendiliğinden yetişen ve zehirli olan doğa mantarlarından değildir. Kültür mantarının hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır.

İşte bu dersimizde kültür mantarının özelliklerini tanıyarak kademe kademe nasıl yetiştirildiğini öğreneceğiz.

Unutmayın çok dikkat ve özen isteyen bir üretim şeklidir.

FARKLI BİR SEBZE MANTAR

Ülkemizde kültür mantarı yetiştiriciliğinin 15-20 yıllık bir geçmişi vardır. Mantarın besin değeri ve ekonomik önemi anlaşıldıktan sonra mantar üretimi ülkemizde de gelişmeye başlamıştır. 1970'li yıların başında 80 ton civarında olan üretimimiz 1980'li yılların başında 300 ton ve 1990 yılı başlarında da yaklaşık 3500-4000 tona ulaşmış bulunmaktadır.

DEĞİŞİK YERLERDE ÜRETİLİR

Mantar üretiminin yapılacağı yer, mantarın verim ve kalitesini etkiler. O nedenle sıcaklık, nem ve havalandırma yönünden uygun koşullara sahip yerlerde mantar üretimi yapılabilir. Mantar; mağara, tünel, toprakaltı galerileri, ticari soğuk hava depoları, kümesler, depo ve bodrum katlarıyla modern mantar işletmelerinde, ranza, kasa, ya da plastik torbalarda üretilir.

VİTAMIN, PROTEIN VE MİNERAL MADDE KAYNAĞI

Yemeklik mantar proteince zengin olması yanında insan sağlığını koruyucu B kompleks vitaminleri B1 (Thiamin), B2 (Riboflavin), B5 (Nicostinicasit, B7 (Biothin) ve mineral maddeler kalsiyum, demir, fosfat, potas ve bakır bakımından zengin bir besin maddesidir. Karbonhidrat ve yağ oranın düşük olması nedeniyle dengeli beslenme yönünden yemeklik mantar bir diyet yemek olarak önerilmektedir.

ŞAPKA, SAP VE MİSEL

Yemeklik mantar yapı olarak toprak altı organları ve toprak üstü organları olarak iki bölümden oluşmaktadır. Toprak altı organları diğer bitkilerde köklerin üstlendiği görevleri yerine getiren misellerdir. Miseller mantarın bulunduğu ortamda tutunabilmesi ve ortamda bulunan su ile suda çözülmüş besin maddelerinin alınmasını sağlar. Toprak üstü organları ise sap ve şapkalardır.

Vitamin Protein Ve Minareller Hakkında Bilgi Vitamin Mineral, Vitamin Protein, Vitamin Çeşitleri



Labels:

Vitamin Mineral Besin Desteği Dogal ÜRünler Ve Antı Agıng



Prof. Dr. Metin Özata'nın hazırladığı ''VITAMIN-MINERAL BESIN DESTEGİ-DOĞAL ÜRÜNLER ve ANTI-AGING HAKKINDA BILMENIZ GEREKEN HERSEY'' kitabı yakında GÜRER YAYINCILIK tarafindan basiliyor.

Ülkemizde ve dünyada son yıllarda vitamin ve mineral ilaçları yanı sıra besin desteği ürünleri tüketiminde büyük bir artış vardır. Bu ilaçların ve ürünlerin kullanımının bilinçsizce yapıldığı ve bazı kişilerde yan etkiler yaptığı bilinen bir gerçektir. Özellikle bitkisel olarak tanımlanan ve doğal olduğu iddia edilen besin destekleri reçetesiz satıldığı için satın almak veya ulaşmak kolaydır. Halbuki bu ürünlerin de bir doktorun gözetiminde kullanılması gerekir. Özellikle hastalığı olan ve ilaç kullanan kişilerin bu tür bitkisel-herbal ürünler kullanırken daha çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Bu ürünlerin hastalık tedavisi için kullanılamayacağı sadece destek ürünleri olduğu veya tamamlayıcı oldukları unutulmamalıdır. İlaçları bırakıp sadece bu tür bitkisel besin destekleri ürünleriyle tedavi olmayı düşünmek kadar yanlış bir şey olamaz.

Vitamin ve mineraller günlük diyetin vazgeçilemez besin ögleridir. Yeterli ve dengeli beslenmek vitaminlerin ve minerallerin yeterli alınmasını sağlar. Bununla birlikte bazı şartlar altında ve belirli yaş grubunda ilave vitamin ve mineral desteğine ihtiyacımız olmaktadır. Bazı kişiler doktoruna sormadan rastgele vitamin ilaçları almaktadır. Bu ilaçların da fazlası zararlıdır ve kullanımı konusunda bilinçli olmak gerekmektedir.

Anti-aging son yıllarda dünyada ve ülkemizde artan bir oranda popülerleşmiştir. Anti-aging bizim anladığımız anlamda yaşamı uzatma anlamına gelmez. Anti-aging sağlıklı beslenme ve vücut sağlığının devamının sağlanması için alınması gereken önlemler ve destekleri içerir. Maalesef bu konuda da yanlış uygulamalar ve hormon tedavileri yapılabilmektedir. Henüz dünyada insanlarda yaşlılığı durduracak bir ilaç ortaya konmamış ve kullanılmamaktadır.


Genel, vitamin, mineral, doğal ürünler, bitkisel ilaçlar, besin destekleri, herbal, vitaminler, mineraller, süper gıda, anti-aging |



Labels:

Havuz Kimyasalları Nedir. Havuz Kimyasalları Hakkında Bilgi

AQUACLEAN Havuz Kimyasalları .Turkiyede kalite ve guvence anlayisi icinde sizleri.ürün ve hizmetleri ile memnun etmek,sizlerin markasi ve sirketi olmak icin havuz sektörüne adim atmistir.

Biz Aquaclean hedeflerimizi, müşterilerimizin havuz ürün ve hizmetleri konusundaki her türlü ihtiyaçlarına cevap vererek kanitlamak, uluslararası standartlardaki ürünlerimizle siz müşterilerimizin memnuniyetini ve verimliligini saglamak,sizleri kazanmaktir.

Kalitenin ve guvenin bilinci ile sizlere sektörümüzdeki yenilikleri ve teknolojileri tanitmak.

Bilgilendirmek.Her konuda yardimci olmaktir.

Aquaclean kendi sektöründe ürünleri ve hizmet kalitesiyle Türkiye'de lider olmak icin ve Avrupa'da standartlarindaki ürünlerini en ekonomik üreten ve pazarlayan firma olmaya kendini adamıştir.

Aquaclean Turkiye genelinde bayiliklerle sizlere hizmetlerini daha yakin olarak ulastiracaktir.

Havuz kimyasallari,havuz ekipmanlari ve geniş hizmet yelpazesini müşterilerine sunmaktadir.

Aquaclean ürün ve hizmetlerinin bayilikleri için bize başvurabilirsiniz.

Saygilarimizla...

Girdiğiniz Havuz ve Sagliginiz

Hijyen kurallarina dikkat edilmezse havuzlar mikrop yuvasina donusebilir .. O halde havuzun saglikli olup olmadigini test edip ve onlem almalisiniz..

7 adet kosul ve püf noktasi

1-Duzenli klorlamanin yapilisi: Suyun her gun litre basına 0.2-0.3 mg klorlanmasi gerekiyor.Ideal olan klor duzeyini pH baglantili duzenleyen otomatik sistemler kullanilmalidir..Fakat dikkat edilecek nokta klorlamanin fazla olmamasidir. Tahriş ve kizariklik yaratabilir. Yogun kullanılan havuzlarda sok klorlama yontemi uygulanır.Ancak bu islem girilmeden en az 3 hatta 12 saat önceden yapılmalıdir.

2-PH değeri uygun mu: Cildimiz pH degeri 5.5 civarindadir. Boylece cildin fizyolojik degeri korunur,ve mikroplara karsi direnç saglanir.Suyun pH değeri 6-8 degerleri arasinda olmalıdir

3-Atiklardan ve kirliliklerden arindirilmiş mi: Suda Ter,Sac,Toz,Yağ,Ure,Diski,Tukuruk,Vucut Kiri,Yosun Sporlari,Havayla gelen maddeler,Ot ve Yapraklar,Mikroorganizmalar gibi bir cok madde bulunur. Bu partikullerden arindirilma işlemine flokulasyon ve filtrasyon denilir.Suyun berrak olmasi lazimdir.. Sac, kil, yag gibi yabanci maddelerin olup olmadini kontrol edin.

4-Temiz ve taze su ekleniyor mu: Havuz suyu alttan ve kenarlardan verilmeli, su yuzeyinin tasarak izgaralardan akmasi saglanmalidir.. Boylece olu noktalar harekete gecirilerek mikrop ve atiklardan arindirilmasi saglanır.. 3 gun icinde havuz suyunun tamami degiştirilmelidir..

5-Havuz duvarlarınin temizligi: En ideali anti yosun maddelerle fircalamak. Klor ya da asit ozellige sahip maddelerle temizlemek gerekir.

6-Ayak havuzu veya hijyeni uygulaniyormu : Cevremizdeki yabancı maddeler enfeksiyon riskini arttirir.. Ayaklar ve terlikler buyuk etkendir. Dezenfeksiyon işlemi icin ayak havuzları veya hijyenik paspas şarttir.

7-Zemin hijyen saglaniyormu :Yurunen zeminin temizligide onemlidir. Islak zeminde ciplak ayak yurudugunuzde nemli ortamları seven mantarlara yakalanma riskiniz vardir. Havuz kenarinda terliksiz yurumeyin.

Hijyen kurallarına uyulmazsa Kulak enfeksiyonu, Göz enfeksiyonu, Deri enfeksiyonlari, Mantar, Ucuk, Hepatit A Kolera,Tifo,gibi hastalıklara yakalanabiliriz.

Havuz Kimyasalları Nedir. Havuz Kimyasalları Hakkında Bilgi Bu Vitamin Sitesinde Yer Almaktadır.



Labels:

Lazer Epilasyon Nasıl Yapılır . Güzellik Merkezi

Lazer epilasyon, lazer ışınının, kıla rengini veren pigmentler tarafından emilerek ısıya dönüşmesi, bu ısının kıl köklerine taşınması ve kıl papilasını tahrip etmesi ve böylece kalıcı olarak tüylerin çıkmasının engellenmesi işlemidir.
Lazer ile epilasyonda önemli olan olan kökünün tamamen tahrip edilmesidir. Lazer ışığının uygun tipte olmaması ve ısının yeteri kadar derine inememesi, kılı görüntüsel olarak cildimizden temizlesede ciltaltında yüzeysel bir etki yaratmakta ve aynı noktadan tekrar tüy çıkabilmektedir. Kalıcı bir lazer epilasyonun başarısını en az 6ay (bölgeye göre 1yıla kadar çıkabilir) gibi bir süre, uygulama yapılmadığı süre içinde tüyün çıkmaması durumunda anlayabilmekteyiz. Unutmayalım ki kılı yakmak ile kalıcı olarak kıl kökünü tahrip etmek çok farklı bir iş. Kıl kökünün tahrip edilemediği birçok lazer veya IPL uygulamasında başarısızlık en az 1 yıl sonra anlaşılabilmekte.

Her cilt aynı değildir. Cilt tipi ve tüy rengi insandan insana farklılık göstermektedir. Özellikle koyu renkli ciltlerde, cilde rengini veren melanin pigmentleri daha fazladır. Tüy renkleri de yine kişiden kişiye değiştiği gibi yüz ve vücut bölgesinde de farklılıklar göstermektedir. Yüz bölgesindeki tüyler daha yoğun ve kökleri derinde bulunurken vücuddaki tüyler daha az yoğun ve kökleri kimi bölgelerde derinde kimi bölgelerde yüzeyde bulunmaktadır. Kıl köklerinin deride 0,5-1 mm ile 7 mm arasına bulunduğunu söyleyebiliriz.

Bütün cilt tiplerinde ve vücudun farklı bölgelerinde bulunan farklı yapı ve renkteki tüylerin etkin olarak yok edilmesinde, kullanılacak lazerlerin dalgaboyu, enerji seviyeleri, enerji atım kabiliyetleri ve diğer teknik özellikleri oldukça önem taşımakta ve değişik cilt ve tüy tiplerine göre farklı farklı yaklaşımlar gerektirmektedir.

Labels:

Çinko , Çinko Nedir?

Çinko mavimsi açık gri renkte olan bir metaldir. simgesi Zn dir.

Kullanım alanları Çinko, dünyada yıllık kullanım miktarı açısından demir, alüminyum, ve bakırdan sonra gelir. Çinko:

* korozyondan korunma amacıyla, çelik gibi diğer metallerin galvanize edilmesinde,

* pirinç, nikelli gümüş, değişik lehimler, alman gümüşü gibi alaşımların yapımında,

* genellikle otomotiv endüstrisinde döküm kalıplarında,

* pillerin gövdelerinin yapımında kullanılır.

* Çinko oksit, sulu boyalarda beyaz pigment olarak ve lastik sanayiinde aktivatör olarak kullanılır. Reçetesiz satılabilen bazı merhemlerin bileşiminde bulunur ve ince bir tabaka halinde uygulandığında cildin su kaybetmesini önler. Yazın güneş, kışın da soğuk yanıklarına karşı koruyucudur. Bebeklerin bez bağlanan bölgelerinde çok az miktarda kullanılarak ciltte meydana gelebilecek kızarıklıklar önlenebilir. Yaşa bağlı göz hastalıklarının tedavisinde de kullanılır.

* Çinko klorür, deodorantlarda ve ahşap koruyucu olarak kullanılır.

* Çinko sülfür, karanlıkta parlayan pigment olarak saatlerin akrep ve yelkovanlarında kullanılır.

* Çinko metil, (Zn(CH3)2) pek çok organik maddenin sentezinde kullanılır.

* Çinko, pek çok günlük vitamin ve mineral ilaçlarının bileşenidir. Cildin ve kasların erken yaşlanmasını önleyen anti-oksidan özellikler taşıdığına inanılmaktadır.



Labels:

Hangi vitamin neden ne kadar alınmalı? Masaj Kursunda Bunlar Hakkında Bilgi Verirler

Vitamilerin Ne Kadar Alınmalı Ve Fazla Alınması Durumundaki Zararlar Nelerdir Bu Sitede Yer Almaktadır Vitaminlerin Ve Vitamin Çeşitlerinin Ne Kadar Alınmalıdır..

Newsweek dergisi, son sayısının kapağını beslenme şeklinin sağlık üzerindeki etkilerine ayırdı. Harvard Tıp Fakültesi ve Amerikan Beslenme Bilimi Derneği'nin hazırladığı dosyada, vücudu sayısız hastalığa karşı koruyan vitaminlerin hangi besinlerde olduğu, ne dozda alınması gerektiği incelendi. İşte o sonuçlar:

B6 VİTAMİNİ
Neye yarar?: Damarlara zarar veren 'homocysteine' isimli kimyasalın seviyesini düşürür.
Dozu: 31-50 yaş: günde 1,3 mg 51+: Günde 1,5-1,7 mg
Kaynaklar: Baklagiller, et, balık, turunçgiller, muz, karpuz.

B12 VİTAMİNİ
Neye yarar?: Sinir hücrelerini korur. Hafızayı güçlendirir. Dozu: 31+: günde 2,4 mg. Kaynak besinler: Et ve süt gibi hayvansal ürünler, güçlendirilmiş tahıllar.

C VİTAMİNİ
Neye yarar?: Katarakt ile meme ve mide gibi bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltır. Dozu: 31+: 75-90 mg
Kaynak besinler: Turunçgiller, brokoli, dolmalık biber, lahana, çilek.

FOLİK ASİT
Neye yarar?: Hamilelikte alınırsa doğumdan gelen kusurları önler, kolon kanseri ve Alzheimer'a karşı koruyucudur. Dozu: 31+: Günde 400 mcg. Hamilelerde: 600 mcg. Kaynak besinler: Ekmek, makarna ve kahvaltılık gevrekler, baklagiller, ıspanak, brokoli ve portakal suyu.

A VİTAMİNİ
Bulgu ve endişeler: Görme yeteneğini korur, katarakt riskini azaltır. Ancak fazlası kemiklere zarar verebilir. Dozu: 31+: erkeklerde 3000 IU (uluslararası birim), kadınlarda 2333 IU Kaynaklar: Havuç, tatlı patates ve mango.

D VİTAMİNİ
Neye yarar?: Kalsiyumla birlikte alındığında kemik kırılmasına karşı korur. Yüksek dozda alındığında kolon, meme ve yumurtalık kanserini önlemeye yardımcı olur.
Dozu: 31-50 yaş: günde 200 IU 51-70 yaş: 400 IU Kaynak besinler: Süt ve tahıl, balık ve margarin.

E VİTAMİNİ
Neye yarar?: Hücrelere zarar veren molekülleri etkisiz hale getirir. Prostat kanserine ve Alzheimer'a karşı korur. Dozu: 31+: Doğal kaynaklardan 22 IU veya 33 IU sentetik E vitamini.
Kaynak besinler: Yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu yemişler, bitkisel yağlar ile tahıllar.

K VİTAMİNİ
Neye yarar?: Kan pıhtılaşması için gereklidir, kemikleri korur. Dozu: 31+: Günde 90-120 mcg (mikro gram).
Kaynak besinler: Yeşil yapraklı sebzeler, süt ve süt ürünleri, yumurta, tahıllar ve karaciğer.

KALSİYUM
Bulgu ve endişeler: Kemikler için çok önemlidir. Ancak bazı araştırmalar, çok yüksek dozda alınan kalsiyumla prostat kanseri arasında bağlantı olduğunu gösterdi. Dozu: 31-50 yaş: günde 1000 mg 51+: günde 1200 mg
Kaynak besinler: Süt, peynir, yoğurt, brokoli, lahana ve portakal suyu.

MAGNEZYUM
Neye yarar?: Kalbi korur ve kan basıncını düşürür. Dozu: 31+: Erkeklerde 420 mg, kadınlarda 320 mg.
Kaynak besinler: Yeşil yapraklı sebzeler, fıstık, ceviz, tam tahıllardan yapılan spagetti, tahıllar ve baklagiller.

POTASYUM
Neye yarar?: Hipertansiyon riskini azaltır, kemiklerin mineral yoğunluğunu artırır.
Dozu: 31+: günde 4700 mg Kaynak besinler: Kırmızı ve beyaz et, balık, süt, bamya, muz, domates, dolmalık biber ve portakal.

DEMİR
Neye yarar?: Kandaki oksijen akışını sağlar. Vejetaryenlerin ekstra demire ihtiyacı olabilir. Dozu: 31-50 yaş: Erkeklerde günde 8 mg, kadınlarda 18 mg. Kaynak besinler: Et, tahıllar, yumurta, kabak çekirdeği, kepek ve ıspanak.

SELENYUM
Neye yarar?: Bazı kanser türlerinden korur. Özellikle prostat kanseri riski taşıyan erkeklere faydalıdır. Dozu: 31+: Günde 55 mcg Kaynaklar: Deniz ürünleri ve karaciğer.

Selenyum, Demir, Potasyum, Magnezyum, Kalsiyum, K Vitamini, E Vitamini, D vitamini, A Vitamini, C Vitamini, B6 vitamini, Faolik Asit Bu Sitede Yer Almaktadır. Hangi vitamin neden ne kadar alınmalı? Masaj Kursunda Bunlar Hakkında Bilgi Verirler

Labels:

Boyunuzun uzaması İçin Gereken Vitaminler

En uygun beslenme tarzı, sebze, meyve ve proteinlerin dengeli alınması. Sağlıklı bir gebelik sonunda genellikle kız çocukları 48 cm, erkek çocukları 50 cm boyunda doğuyor ve süratle uzamaya devam ediyorlar. Normal kemik büyümesi için yeterli proteinin alınması, A, C, D vitaminleri, kalsiyum, fosfor ve iyotlu gıdaların yeterli miktarda tüketilmesi gerekiyor. Çinko ve bakır gibi elementler de boy uzaması için oldukça gerekli mineraller. Fakat "bu vitamin ve mineraller ne kadar fazla alınırsa boy o kadar uzun olur" diye düşünmemek gerekir. Bunlar sadece boyun normal şekilde uzamasını sağlar ve eksikliğinde boy kısalığı görülebilir.

Protein ve gerekli minerallerin yeterince alınabilmesi için et ve süt ürünlerinin çocukluk ve ergenlik döneminde düzenli olarak tüketilmesi gerekiyor. Çiğ yenebilecek sebze ve meyvelerin mümkün olduğunca pişirilmeden yedirilmesi gerekiyor. Her türlü katı gıdayı alabilen çocuklarda ek vitamin takviyesine gerek olmuyor. Alınan ek vitaminlerin boy uzamasına bir katkısı bulunmuyor.

Gereğinden fazla alınan protein ve kalori de boyu uzatmıyor.

Beslenme yetersizliği boy kısalığı nedenlerinin başında gelir hatta en önemlisidir. Yiyecekler boy uzamasında ne ölçüde etkilidir ya da bir etkisi var mıdır? Evet kesinlikle vardır hatta gıdaların boya etkisi hamilelik döneminde başlar. Çocuğun normal boylu olabilmesi için anne sağlıklı, düzenli ve dengeli beslenmeli, sigara ve alkolden uzak durmalı, hamilelik döneminde diyet uygulayacaksa bu diyet çok sıkı olmamalı hatta kilo vermek için çalışmamalıdır. Ayrıca fazla alınacak kiloların da gebeliğin sağlıklı şekilde sürmesini engelleyebileceği unutulmamalıdır.

Çocukluk döneminde iyi bir gelişim için uyku çok önemlidir. Düzenli uykunun, zihinsel ve fiziksel gelişim için önemi, bilimsel olarak kanıtlanmıştır.



Boyunuzun uzaması İçin Gereken Vitaminler Bu Sitede Mevcuttur..Vitamin Çeşileri, Vitamin Türleri, Boy Uzatan Vitaminler


Boyunuzun uzaması İçin Gereken Vitaminler



Labels:

A Vitamini Nedir A Vitamini İçin Yemeniz Gereknler Ve Vitamin Çeşitleri

A vitamini, Göz problemlerini ve körlüğü önler. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek cilt sorunlarını engeller. Ayrıca sindirim sisteminde oluşan ülserleri tedavi eder; soğuk algınlığına ve böbreklerde, mesanede, akciğerlerde ve mukus zarlarında enfeksiyonlara karşı vücudu korur.

A vitamini dokuların bakım ve onarımı, yeni hücrelerin gelişmesi, kemiklerin ve dişlerin oluşumu için de önemlidir. Antioksidan olarak faaliyet yaparak hücreleri kansere ve diğer hastalıklara karşı korur, yaşlanma sürecini yavaşlatır, yağ depolanmasına yardımcı olur. A vitamininin vücut açısından diğer bir önemi, proteinlerin A vitamini olmadan kullanılamamasıdır.

A vitamini eksikliği çok sık görülmemekle birlikte, eksikliğinde derinin pullanması, akne gibi cilt sorunları, iskelet gelişiminin duraklamasını içeren büyüme eksikliği, kornea ile ilgili sorunlar ve körlük görülebilir. Ayrıca A vitamini eksikliğinde bağışıklık sistemi ve vücut direnci azaldığından, vücut enfeksiyona daha açık hale gelir ve daha kolay hastalanır.

Retinol, A vitaminin besin olarak alınan haline denir.

Karaciğer, böbrek, süt ve yumurta gibi hayvansal gıdalarda daha bol bulunmakla birlikte, buğday, havuç, mantar ve baklagillerde A vitamini açısından zengindir.


A Vitamini Nedir A Vitamini İçin Yemeniz Gereknler Ve Vitamin Çeşitleri



Labels:

Hangi Meyve Sebzeler Hangi Hastalıklara İyi Gelir

Hangi Meyvelerin Ve Sebzelerin İnsanların Hastalıklarına Karşı Yiyecek Oldukları Meyve Sebzzeler Hangileri Ve Hangi Meyve Sebzeler Ne iş Yapar Karı Nedir Bu Sitede Mevcuttur Vitamin Sitesi.

* Elma: İlaçlarda aspirinin karşılığı konumundadır.

* Papatya çayı, hardal ve tarçın: Mideyi düzenler.

* Avokado: Kolesterol dengesini sağlar.

* Çikolata, Patates ve İstiridye: Depresyona karşı savaşır.

* Bezelye: B vitamini ve protein deposudur. Kalp rahatsızlıklarına karşı etkilidir.

* Kepek: Bağırsak rahatsızlıklarını tedavi eder kanser riskini azaltır.

* Günde 20 kiraz: 1 aspirin etkisi yapar.

* Soğan: Sarımsakla birlikte enfeksiyonlarla mücadele eder. Soğan ayrıca, kemik erimesine de iyi gelir.

* Nane: İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Grip ve ülser riskini azaltır.

* Hindistan cevizi: Kusmayı engeller, basur tedavisinde etkilidir.

* Meyan kökü: Adrenalini yükseltir, insanın strese girmesini engeller, kan basıncını düşürür.

* Ekmek: Şekerli yiyecek yenildiğinde içindeki asitler dişlere her 20 dakikada bir saldırır.

* Yoğurt veya beyaz peynir: Diş sağlığı için kalsiyum deposu olan bu iki yiyecek tercih edilmelidir.

* Üzüm: İçerdiği “elajik asit” sayesinde, menopozun neden olduğu kemik erimesine karşı koruma görevi yapar.

* Kekik: Timol adı verilen bir tür doğal yağ, vücuttaki diğer yağların parçalanmalarını sağlar. Kekik yağı banyoda sürüldüğü zaman romatizma ağrılarını büyük oranda azaltır.

* Zencefİl: Uyarıcı etkileri kan damarlarını genişletip kan dolaşımını artırarak romatizma ağrıları ve yanmaları yok eder.

* Pancar: Böbrekleri çalıştırır. Vücuttaki tuz oranını dengeler. Bu sayede böbrekler ve idrar yollarının çalışmasını destekler.

* Muz: İçerdiği potasyumla, kalbin düzenli olarak çalışmasını ve tansiyonun düzenli olmasını sağlar.

* Kavun: Orta boy bir kavunun yarısı, günlük C vitamini ihtiyacını tamamen karşılar. Böbrekleri rahatlatır.

* Mercimek: Çözünebilir lif içermesi sayesinde kandaki kolesterol oranını düşürür. Bu nedenle diyabet ve kalp hastaları için kaçınılmaz bir besindir.


* Ispanak: Antioksidan özelliği taşıyan A vitaminine dönüşen betakaroten içerir. Sağlıklı gözler için gereklidir.

Hangi Meyve Sebzeler Hangi Hastalıklara İyi Gelir Vitaminsiz Seniz Bu Sitedeki Vitamin hakkında Yamış Olduğumuz Meyve Sebzeleri Kullana Bilirsiniz..Yararlı Meyveler Sebzeler Vitamin Çeşitleri Vitamin Vitaminler Bu Sitede Mevcuttur.

Labels:

Yararlı Vitaminler Ve Meyve Sebzeler Vitamin Çeşitleri

Vucudunuzun Gelişe Bilmesi Ve Sağlıklı Bir Yaşam Sürdürmek İçin Vitaminler Cok Önemli Besin Kaynaklarıdır Vitaminler. Ben Sizin İçin En Yararlı % Vitamini Araştırıp Buldum Ve Sizle Paylaşıyorum..

En yararlı 5 sebze:
Ispanak:
İçinde sanıldığından daha az demir olduğu için işe yaramaz olduğunu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Ispanak, zengin bir beta-karoten kaynağıdır. Aynı zamanda, C vitamini, folat, demir, potasyum ve kalsiyum içerir.

Tatlı patates:
Bolca potasyum içerir. Ayrıca C vitamini, beta-karoten ve lif de içerikleri arasındadır.

Lahana:
Beta-karoten, C vitamini, folat, kalsiyum ve lif içerir.

Havuç: Bol miktarda beta-karoten ve lif içerir.


Kırmızı dolmalık biber:
Tam bir C vitamini kaynağı olan tatlı kırmızı biberde aynı zamanda beta-karoten ve lif de vardır.

Vitamin Vitamin Çeşileri Yararlı Meyveler Sebzeler Bu Konular Hakkında Tüm Bilgileri Bu Sitede Bulabilirsiniz.Yararlı Vitaminler Ve Meyve Sebzeler Vitamin Çeşitleri Bu Sitede Vitamin Ve Vitamin Çeşitlerini Bulabilirsiniz.

Labels:

Etiketler